Bir
balık gibi kıvrana kıvrana volta atan bir kız. Bekliyor. Doğrusu beklemek gibisi yoktur sevgiliyi. Hele hele benim gibi tanımadığınız, hiç görmediğiniz birisini bekliyorsanız. Şüphe, heycan, merak, belirsizlik hepsi bir arada. Hepsi bu sahnede: "Çek efendi faytonu, çek sevgilinin hayaline doğru, dem alalım aşkın aydınlığından" ruhsal tıpışlamaları eşliğinde nasıl hayal ediyorsak ve ne geliyorsa içimizden gelenlerin tekmili birden inim inim inlettiği bereketli topraklardan doğan fecir manzaraları, melek patlamaları, kırlangıç çığlıkları, menevişlenen sular, Big Bang hatırası hiçbir yerde göremeyeceğiniz fotoğraflar... Hepsi bu sahnede: Aslına sadık kuş dili pasajları, kurt ulumalarının tercümeleri, çiçeklerin ağzını okuma yöntemleri, bizce malum, ama bir çoklarına bir muamma olan "kainatın ağrıyan yeri insan niye ağrıyıp duruyor" sorusuna en yetkili ağızdan, Tanrıdan, hiçbir yerde duyamayacağınız en son cevap, "şair varoluşun eşiğinde konuşuyor" ana başlıklı bir panel, "haydi beyler bayanlar boşaltalım ceplerimizi neler çıkacak neler", adlı bir piyes, ‘hergele ve fahişe elektronlardan hareketle bir kelebeğin kanat çırpışı nasıl oluyor da bir başka yerde fırtına olarak ortaya çıkıyor’u adım adım gözler önüne seren bir komik'sel ve daha neler neler. Hulasa imgesel, deneysel, lekesel, şiirsel ne isterseniz burada.
Şimdi,
şu an oluyor ne oluyorsa. Hakikaten bunlar oluyor dediğimde hakikaten olmuş olacaklar. Şimdilik hiçbir şeyden emin değilim. Gelip gelmeyeceği bile belli değil. Nasıl göründüğü, kim olduğu da. İnsan, zaten hiçbir şeyden emin olamaz. Kaldı ki tanıdığımız insanlardan da emin olamayız. Kim ne bilebilir ki bir insan hakkında sevgili bayan Mavi? Nerede başlar nerede biter bir insan? Aslında insan, birazcık da hiçbir şeyden emin olmak istemez. İçten içe belirsizliği, karışıklığı düzensizliği sever. Kaos. Nasıl da büyülü bir kelime değil mi? Kanımızda var bu. İnsan kaosa eğilimlidir. Başıboşluğa, pervasızlığa, boşalmaya, akmaya. Ne yani hiç mi içinizden geçmedi evinizi, o pek sevdiğiniz arabanızı, işinizi, şehrinizi bırakıp gitmek? Dağılıp gitmek, uzaklaşmak, kaybolmak diyorum anlayacağınız. Kendinde, bir şehirde, bir yazıda. Kaybolmak zordur ama aynı zamanda da hüner gerektirir.Sonra, korkarız kaybolmaktan. İşaretler olmalı her yanımızda. Ama bu kez de işaretlerin, izlerin, imlerin arasında kayboluruz. İşyerinden çıkıp evine giden adam işyeri ile evi arasısında kaybolmuştur. Oysa emindir evine gittiğinden. Evde bekleyen karısından, çocuklarından emindir. Varır evine, varır mı acaba?
şu an oluyor ne oluyorsa. Hakikaten bunlar oluyor dediğimde hakikaten olmuş olacaklar. Şimdilik hiçbir şeyden emin değilim. Gelip gelmeyeceği bile belli değil. Nasıl göründüğü, kim olduğu da. İnsan, zaten hiçbir şeyden emin olamaz. Kaldı ki tanıdığımız insanlardan da emin olamayız. Kim ne bilebilir ki bir insan hakkında sevgili bayan Mavi? Nerede başlar nerede biter bir insan? Aslında insan, birazcık da hiçbir şeyden emin olmak istemez. İçten içe belirsizliği, karışıklığı düzensizliği sever. Kaos. Nasıl da büyülü bir kelime değil mi? Kanımızda var bu. İnsan kaosa eğilimlidir. Başıboşluğa, pervasızlığa, boşalmaya, akmaya. Ne yani hiç mi içinizden geçmedi evinizi, o pek sevdiğiniz arabanızı, işinizi, şehrinizi bırakıp gitmek? Dağılıp gitmek, uzaklaşmak, kaybolmak diyorum anlayacağınız. Kendinde, bir şehirde, bir yazıda. Kaybolmak zordur ama aynı zamanda da hüner gerektirir.Sonra, korkarız kaybolmaktan. İşaretler olmalı her yanımızda. Ama bu kez de işaretlerin, izlerin, imlerin arasında kayboluruz. İşyerinden çıkıp evine giden adam işyeri ile evi arasısında kaybolmuştur. Oysa emindir evine gittiğinden. Evde bekleyen karısından, çocuklarından emindir. Varır evine, varır mı acaba?
Uluer Aydoğdu
No comments:
Post a Comment