Nihat Behram’ın idamlar öncesinde, idam günleri ve sonrasında yazdığı ve Mayıs 1972 de yayımlanan ve hemen yasaklanıp toplatılan ilk şiir kitabı ‘Hayatımız Üstüne Şiirler’den iki şiir: ‘Yalnız Değiller / Üç Dağa Ağıt /
YALNIZ DEĞİLLER
Saydam ve ıslak ölüm
eğer boyunlarına geçirilen ilmikten
gökten bir fırtınayı koparır gibi
koparacaksa ciğerlerini
nefesimi onlara vereceğim
kalbimdeki yaşayan tıpırtıyı
gözlerimi onlara vereceğim
oyarak kirpiklerimle dünyada
acıya ve öfkeye dair bütün görüntüleri
Urgan
demiryollarında
fabrikalarda
gün boyunca çığlığın dinmediği
şehrin uzak semtlerine doluşan işçilerin,
pamuk seline yaprak yaprak dökülen
tütünde
zeytinde
fındıkta
çam denizinde ormanların
ve verimsiz düzlüklerinde kurak toprağın
açlığın can çekişini
tırnakla
terle
susturmaya çalışan yoksul köylülerin
gözlerinde parlamaya başlayan
umut için düğümlendi
Saydam ve ıslak ölüm
eğer boyunlarına geçirilen düğümden
dökecekse körlerin alfabesini
yumruğumu onlara vereceğim
yaşayan yumruğumu
ağzımı onlara vereceğim
yeryüzünün bütün mert ölüleri için
toplayarak
kanlı kelimeleri
Nihat Behram / 1971
-------------------------------
ÜÇ DAĞA AĞIT
Açlığın
çıplaklığın acısı mı genişliyor
dalları meyvaya çağıran rüzgâr mı
Dalgın bir kuşun ötüşünden
sevdiğinin kalbine düşen aşık mı
yağmuru emen toprak mı derinleşiyor
Yas mı tutmalıyım onurlu ölüme
halkın gözlerini dolduran çizgilere
umudu mu çağırmalıyım
Ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre
sıcak titreyişi varlığını hayata adamışların
gidiyor
öfkenin haykırışları
yasalarıyla gidiyor kahredişin
zulmün ve iğrençliğin buyruklarıyla gidiyor
toprağa düşen bakımsız yapraklar gibi değil
azarlanmış çocukların kederiyle değil
doğuşun ve sevmenin feryadıyla gidiyor
ölümü donatan arkadaşlarım
Ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre
durutarak gündüzleri geceleri
durutarak adanmışlığı, mertliği yüceliği
damıtıp sevdalarına
nefesi toprağa aşılamaya gidiyor arkadaşlarım
Bulutlar da hafif mi kar taneleri kadar
özgürlüğün borcu mu ödeniyor
Yaralar mı açılıyor yoksulluğa
ezilmişliğin isyanı mı sesleniyor
Ah, gidiyor işte gidiyor göz göre göre
birer rüzgâr uğultusu bırakarak yanan ateşe.
Nihat Behram / Mayıs 1972
No comments:
Post a Comment