Onur Behramoğlu
“Fen, din, ahlak, menfaat. Bu dört şeyi uzlaştıran adamdan korkarım” demişti Cenab Şahabeddin. Romanya’da yaşadığım beş aylık süreçte, başı bağlı, yoksul Romen kadınların kiliselerde azizlerin kemiklerine dokunmak için soğukta titreyerek beklediklerini gördüğümde düşünmüştüm bu sözleri. Tozdan topraktan korunmak için örtüyorlardı başlarını, belli belirsiz, örtmüyorlarmış gibi. Bizim Anadolu kadınının tülbenti işte. Hani Latife Tekin anlatır: “Ucuyla gözyaşı silinir, uyuyan çocuğun üzerine örtülür, yoğurt süzülür! Ellerinin uzantısı haline gelmiş, bir uçurtma yapmadıkları kalmış.” Bu apaçık gerçeklikten hareketle, “Türban inancın değil gericiliğin simgesidir” mi dedik, “Kemalistsin, darbecisin, insanlık düşmanısın” diye fasıla başlayacak oluyor birileri; lakin incesaz dil’iuyarlılığı eksik kalınca, hep aynı üç nota ile tataratitiri hücum borusu öttüren sıkıcı bir güruha dönüşüyorlar. Gericilik simgesinin nedense hep aynı şekilde, üniforma gibi bir örnek kuşanılışına benzer yavanlıktaki bando marşını eşsiz bir musiki şaheseri sayıp muhatap almadığımızda iyice celalleniyor, bir kaşık suda boğmak istediklerini saklayamaz hale geliveriyorlar. Bilmiyorlar ki, eleştiremediğimiz hiçbir şey bizim değildir.
....
http://aykiriakademi.com/haber/haber-goster/374-nil-i-kuruttunuz-mu-piramitleri-yiktiniz-mi-.html
"Nil'i kuruttunuz mu piramitleri yıktınız mı?" |
No comments:
Post a Comment